• info@drmehmetaydin.net

Sıkça Sorulan Sorular

Ağız ve Diş Hastalalığı konusunda en çok merak edilenleri sizin için derledik.

Çocuklarımız 6-7 yaşlarına geldiğinde önce alt çenede ön bölgedeki süt kesici dişleri sallanarak düşer ve yerlerini daimi dişlere bırakırlar. Ortalama 6 ay sonra da üst çenedeki süt kesiciler değişir. 6 yaşında ayrıca süt dişi dizisinin en arka bölgesinde sürerek yerlerini alırlar. “6 yaş dişi” adı verilen bu dişler daimi dişlerdir ve sürdükten sonra değişmezler. Bu dişler çenelerin en arka bölümünde bulunmaları sebebiyle temizlenmelerinin zor olması ve anne babanın dikkatinden kaçması nedeniyle çok çabuk çürüyebilirler. Orta ve yan kesici dişlerin değişmelerinden sonra, sıra ile küçük azı dişleri (9-10 yaş), köpek dişleri (10-11 yaş) ve büyük azı (12-13 yaş) yerlerini daimi dişlere bırakırlar. Son olarak 20 yaş civarında 3. büyük azı dişleri (akıl dişleri, 20 yaş dişleri) sürer. Böylece 20 tane süt dişi 32 tane sürekli diş ile yer değiştirmiş olur. Süt dişleri, yerlerine gelecek olan daimi dişlere rehberlik ettikleri için, değişme zamanları gelmeden önce çekilmemelidir. Fakat bazen çeşitli nedenlerle erken çekilmeleri gerekebilir. Bu gibi durumlarda çekim boşluğunun önünde ve arkasındaki dişler bu boşluğu kapatmak için devrilirler ve altlarından gelecek daimi diş normal yerinden süremez. Bu nedenle çapraşıklıklar (ortodontik bozukluklar) ortaya çıkabilir veya daimi dişler gömük kalabilir. Ayrıca yeterli çiğneme fonksiyonu olmadığından çocuğun beslenmesi de bozulabilir. Bu sorunları önlemek için çocuklara gereksinimine göre sabit veya hareketli, dişli veya dişsiz yer tutucular yapılır.

Kötü ağız kokusunun çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir. Diş çürükleri, kötü ağız bakımı, diş eti hastalıkları, ağız içindeki çeşitli iltihabi olaylar, üst solunum yolu enfeksiyonları, mide rahatsızlıkları kötü ağız kokusuna yol açabilir. Kötü ağız kokusunun en sık nedeni dişlerin çevresindeki gıda birikintilerinin iyi temizlenmemesidir. Ne kadar iyi fırçalansa da, dişlerin birbirine bakan yüzeyleri iyi temizlenemez. Bu nedenle diş ipi kullanımı da diş fırçalamak kadar önemsenmeli ve özenle uygulanmalıdır. Kötü ağız kokusu şikayeti olan hastalarda etken olabilecek tüm iltihabi oluşumlar ortadan kaldırılmalıdır. Hastanın çürük dişleri tedavi edilmeli, diş eti tedavileri yapılmalı ve hastanın ağız – diş sağlığının korunması için eğitim verilmeli, periyodik kontrollerle bu eğitimin uygulanma derecesi izlenmelidir. Ağızda olması muhtemel kötü ağız kokusu etkenleri ortadan kaldırıldıktan sonra da şikayet devam ediyorsa, bir iç hastalıkları uzmanı ile iletişim kurularak, hastanın olası sistemik hastalıkları saptanmalıdır. Bu şekilde kötü ağız kokusu giderilebilir.

İmplant tedavisi ciddi sağlık sorunu olmayan ve yeterli kemik dokusu olan her hastaya yapılabilir. Kontrol altında olmayan yüksek tansiyon ve yüksek kan şekeri bu sorunların en başında gelir. Ancak bu tansiyon ya da şeker hastalarına implant yapılamaz demek değildir. İlacını düzenli kullanan, düzenli kontrollerine giden ve tansiyon, şeker düzeyleri belli sevilerde kalan kişilere implant tedavisi uygulanabilir. Sigara kullanımı implantın kemikle kaynaşması için risk oluşturmaktadır. Özellikle implant yapıldıktan sonraki bir hafta boyunca kesinlikle sigara içilmemelidir, hatta implantlarınızın çok uzun ömürlü olabilmesi için gereken bu şartın, sigarayı tamamen bırakmak için bir fırsat olması da mümkündür. Ayrıca kemik erimesi (osteoporoz) olan kişilerde de implant uygulamaları dikkatli yapılmalıdır. Bu sayılanların dışındaki tüm kişilere implant uygulamaları rahatlıkla yapılabilir. İmplant tedavisi her yaşta yapılabildiği gibi tek diş eksikliğinden, tüm dişlerini kaybetmiş hastalarda güvenle kullanılan bir tedavi yöntemidir. İmplant tedavisi sayesinde köprü amaçlı dişlerin kesilmesi sonucu oluşan zararlar önlenebilir ayrıca hareketli protez kullanmakta zorluk çeken veya hiç kullanamayan hastalarda protezin oynamasını engelleyerek kulanım kolaylığı sağlar. Ağzında hiç dişi olmayan hastalarda dahi implantlar üzerine sabit köprü protezleri yapılabilir.

Gömülü dişler çene darlığı ya da pozisyon bozukluğu nedeni ile ağızda yerini alamamış dişlerdir. Gömülü 20 yaş dişleri yıllarca hiç sorun çıkarmadan ağızda kalabilir ancak çok ciddi problemlere de neden olabilirler. Gömülü 20 yaş dişleri komşuluğundaki dişte çürümeye sebep olabileceği gibi kemikte enfeksiyon da oluşturabilir. Ayrıca gömülü dişler etrafında çoğunlukla kistler, bazen de ameloblastoma gibi tümör oluşumları da gözlemlenebilmektedir. Ortodontik tedavi görmüş ya da görecek kişilerde de gömülü 20 yaş dişlerinin alınması gerekebilir. Aksi halde baskı yaparak dişlerin çapraşıklığına neden olabilirler. Yine gömülü 20 yaş dişleri hastaya yapılması planlanan protezlerin kullanımını zorlaştırabilir veya yenilenmesine sebep olabilir. Sonuç olarak gömülü 20 yaş dişleri hastaya rahatsızlık verdiği veya yapılan tedavinin başarısını olumsuz yönde etkilediği zaman çekilmelidir. Aksi takdirde periyodik kontrollerle takip edilmek kaydıyla ağızda bırakılabilir. Gömülü diş operasyonları lokal anestezi altında kısa bir operasyonla alınır ve bir haftalık bir sürede iyileşir.

Diş taşı temizliği ağızda dişler üzerinde biriken diş taşlarının ultrasonik aletler ve el aletleri ile temizlenmesi ve dişlerin üzerinde çay, kahve ve sigara gibi boyayıcı maddeler nedeniyle oluşan renklenmelerin giderilmesidir. Ağız ve diş sağlığını korumak için en etkili işlem, kişinin dişlerini düzenli olarak ve doğru yöntemle fırçalamasıdır. Buna rağmen diş taşları oluşma olasılığına karşı 6 ayda bir kez diş hekimine kontrol için başvurulması önerilir. Bu şekilde yapılan tedavilerin diş dokularına hiçbir zararı yoktur. Aksine biriken diş taşlarının temizlenmemesi dişeti hastalığına, dolayısı ile diş eti çekilmelerine, kötü ağız kokusuna ve uzun vadede dilerin kendiliklerinden sallanarak dökülmelerine neden olur. Ancak iyi bir fırçalama yapılmadığı için diş taşı temizliğinin sık aralıklarla uygulanması kesinlikle önerilmemekte...

Çenelerin konumundan kaynaklanan bozukluklar (ortopedik bozukluk) büyüme gelişim döneminde tedavi edilirken, çenelerin normal olduğu sadece diş diziliminden kaynaklanan bozukluklar her yaşta tedavi edilebilir.

Ortodontik bozuklukların oluşumunda genetik ve çevresel faktörlerin etkisi vardır. Annesinden küçük çeneyi, babasından iri dişleri alan bir çocukta dişler çapraşık çıkabilir (genetik faktörler) veya erken süt dişi kaybına bağlı olarak alttan gelecek daimi dişlerin yerlerinin korunamaması sonucu dişler çapraşık çıkabilir (çevresel faktörler).

Özellikle fazla şekerli yiyeceklerle beslenme, ortodontik bozukluklara neden olmaktadır. Fazla şekerli beslenme sonucu diş çürüğü oluşur. Çürük nedeniyle diş kayıpları(çekim) olduğunda, çekim boşluğuna komşu dişlerin hareketi sonucu ortodontik bozukluklar oluşur. Ayrıca Proteinler, D, A, B1, B2 vitaminleri ve Kalsiyum eksikliğinin, diş ve çene bozuklukları oluşumunu kolaylaştırdığı yönünde araştırmalar vardır.

Çapraşık dişlerin büyüme ile düzelmesi mümkün değildir. Özellikle 16 yaşından sonra alt ve üst çene boyutlarında azalmalar tespit edilmiştir.

Tellerin direkt olarak diş çürütücü bir etkisi yoktur. Sadece besin birikimini artırdıklarından dişler yeteri kadar fırçalanmadığında çürük oluşumu için müsait bir ortam oluştururlar. Bu yüzden her öğünden sonra dişlerinizi fırçalamalısınız.

Metale karşı alerjiniz yoksa endişelenmenizi gerektirecek bir durum yoktur. Çünkü ortodontide kullanılan bütün metaller hastaların sağlığı düşünülerek üretilmiştir.

Tellerin takılıp çıkarılması sırasında hastalara ağrı verecek bir durum söz konusu değildir. Bu yüzden ortodontik tedavi sırasında iğne yapmaya gerek yoktur.

Tellerin direkt olarak diş etleri üzerine bir zararı yoktur. Besin birikimini artırdıkları için dişler iyi fırçalanmadığında diş ve dişeti hastalıkları için uygun bir ortam oluştururlar. Ağız kokusunun birçok nedeni vardır. Genel sağlığınızı ilgilendiren bir hastalık(seker has. gibi) ağız kokusuna neden olabilir veya dişler iyi fırçalanmadığında oluşan diş ve dişeti hastalıkları ağız kokusu yapabilir.

Teller genelde konuşmayı etkilemez. Dilin hareket sınırları içerisinde kullanılan bazı teller (dil önleyici, nance gibi)(Bkz: Sözlük) takıldıktan sonraki ilk günlerde konuşmayı olumsuz etkileyebilir. Fakat dilin bölgeye tekrar uyum sağlamasıyla bu durum ortadan kalkar.

Ağız hijyeni isimli sayfamızda konu ile ilgili ayrıntılı bilgi verilmiştir.

Dişlerinize teller takıldıktan sonra, dikkat etmeniz gereken en önemli şey ağız temizliği ve yenilen gıdalara özen gösterilmesidir. Dişlerin çapraşık olduğu ağızlarda, düzgün dişli ağızlara göre besinler çok daha fazla birikmektedir. Çapraşık dişler üzerine, birçok girinti ve çıkıntıya sahip tellerin de yapıştırılmasıyla, aşırı bir besin birikimi olmaktadır. Bu besin artıklarının bakteriler tarafından parçalanmasıyla oluşan asitler, hem diş çürükleri ve dişeti hastalıkları(dişeti iltihabi) için uygun bir ortam oluşturmakta hem de dişler üzerine yapıştırılan tellerin(braket) kopmasına neden olmaktadır. Bu yüzden ağız temizliği gerektiği gibi yapılmalı, şekerli, asitli, yapışkan ve sert gıdalardan kaçınılmalıdır.

Tedavi süresince aşağıdaki gıdalardan uzak durmanız gerekmektedir!

•Sakız, lokum, çikolata gibi dişlerinize yapışarak temizlenmesi zor olan gıdaları dikkatli yemenizi öneririz.

•Kola/Fanta gibi yoğun miktarda asit ve şeker içeren içecekler.

•Sert gıdalar, kuru yemiş, cips ve sert şekerler.

•Elma, erik, ayva gibi meyveler.(küçük parçalara bölerek yenebilir)

Ortodontik yay(facebow) veya yüz maskesi(face mask) kullanıyorsanız spor yapmanız zor olacaktır. Bunun dışında ağız koruyucusu kullanarak spor yapabilirsiniz.

Tellerin takılma işlemi vakaya bağlı olarak 45 dk.-2 saat arasında değişir.

Son yıllarda metal braketlere göre daha az dikkat çeken diş renginde porselen braketlerin kullanımı artmıştır. Ayrıca dişlerin dile bakan yüzeylerine yerleştirilen braket sistemleri (lingual braket) geliştirilmiştir.

Çocuğa aksine tel takmadan önceki durumunun daha komik olduğu, tedavi ile bu komik durumdan kurtulabileceği anlatılmalıdır. Bu tedaviyi yaptırmaya herkesin gücünün yetmediği, bu yüzden arkadaşlarından daha şanslı olduğu söylenebilir. Ortodontistiniz, tedavi ettiği vakaların fotoğraflarını veya çocuğunuza istediği renklerde(tuttuğu takım veya en sevdiği giysisinin rengi gibi) teller takabileceğini göstererek yardımcı olabilir.

Tedavi boyunca dişlerinizi düzenli olarak fırçalarsanız hiçbir leke kalmayacaktır.

Tellerin takıldığı ilk günlerde dudakların ve yanakların iç yüzeylerinde hafif tahriş ve dişlerde çiğneme sırasında ağrı olabilir. Fakat bu şikâyetler en az 1 hafta içerisinde geçmekte hatta birçok hasta ağzında tel olduğunu bile unutmaktadır.

Teller çıkarıldıktan sonra dişler eski pozisyonlarına dönmek isterler. Dişleri mevcut pozisyonlarında tutmak için sabit ya da hareketli pekiştirme apareyleri kullanılır. Bu apareyler önerilen sürelerde kullanılmazsa dişler tekrar bozulabilir.

Çapraşık dişlerin temizlenmesi zor olduğundan diş çürüğü, diş eti iltihabi ve diş eti çekilmesi gibi durumlar daha kolay oluşacaktır. Çenelerin kapanış bozuklukları, çiğneme bozukluklarına neden olarak dişlerde aşınmalara ve eklem problemlerine yol açabilir. Ayrıca ortodontik bozukluklar bireyin kendine olan güvenini azaltarak psikososyal gelişimini olumsuz etkileyebilir.

Çocuğun ilk ortodontik muayenesinin 7.8 yaşlarında, alt ve üst ön dişler sürdükten sonra yapılmasında fayda vardır. Bu dönemde çenelerin gelişimi ve sürecek daimi dişler ile ilgili problemler fark edilebilir. Yapılacak erken bir teşhis ile ileride tedavi edilmesi daha zor olan iskeletsel bozukluklar kolayca tedavi edilebilir, diş çekimini gerektirecek durumlar önlenebilir. Ayrıca tedavi süresi de kısaltılıp tedavi maliyeti düşürülebilir.

Sitemizin anomaliler bölümünde konu ile ilgili ayrıntılı bilgi verilmiştir.

Ortodontik tedavi amacı ile diş çekilmesi hastalar tarafından tercih edilmeyen bir durumdur. Diş çekimine karar vermede, alt ve üst çenedeki çapraşıklık miktarı, alt ve üst çenenin büyüme şekli ve hastanın yüz profili gibi kriterler esas alınır. Elde edilen sonucun daha stabil olacağı, başarılı bir ortodontik tedavi için diş çekimi gerekebilir.

Çocuğunuz burun yollarındaki birtakım problemler (kemik eğriliği, burun eti gibi) nedeniyle, normal burun solunumu yerine ağız solunumuna geçmiş olabilir. Büyüme ve gelişim çağında uzun süre ağız solunumu yapan çocuklarda üst çene darlığı ve alt çene ileriliği gibi ortodontik bozukluklar olabilir. Bu yüzden ortodontist ve Kulak Burun Boğaz uzmanı kontrolünde olmanızda fayda vardır.

Kötü alışkanlıklar olarak isimlendirdiğimiz parmak emme, tırnak yeme, dudak emme ve ya ısırma, yalancı emzik kullanımı gibi alışkanlıkların çocuk 4 yaşına gelene kadar bıraktırılması gerekir. Devam etmesi halinde bu alışkanlıkların yaptığı bozukluklar kalıcı hale gelir ve çocuğun ciddi ve uzun süreli ortodontik tedavi görmesi gerekir. Parmak emme alışkanlığı biberon emen çocuklarda daha sık görülmektedir. Özellikle geceleri parmak emen çocuklarda vaktiyle biberon, besleme dışında onları rahatlatmak ve uyutmak için de kullanılmıştır. Çocuğunuzda parmak emme varsa bir ortodontiste muayene olmanızda fayda vardır.

Randevular hastanın durumuna göre düzenlenmektedir. Sabit ortodontik tedavi gören hastalarda 4-6 hafta arasında değişmektedir. Daha sık kontrol gerektiren özel durumlarda ise randevular buna uygun olarak verilir. Seanslara daha sık gelip gitmekle, ağzınızdaki tellerin aşırı gerilmesi ile tedavi süresi kısalmaz. Aksine bu durum dişlerinize zara verir ve tedaviyi uzatabilir.

Ortodontik tedavi, uzun dönemde sağladığı fiziksel ve psikolojik faydalar düşünüldüğünde pahalı bir tedavi değildir. Birçok Ortodontist hastalara uygun ödeme imkânları sunmaktadır.

Çocuklar 3-4 yaşına geldiklerinde diş fırçalamaya başlamalıdır

Diş fırçası normal olarak günde üç kere kulLanılmış ise altı ayda bir değiştirİlmelidir.

Günümüz diş hekimliğinde implant uygulamaları (kemiğe vida) ile takma çıkma protez kullanma mecburiyeti ortadan kalkmıştır.

Dişleri uyuşturmak için kullanılan ilaçlar, hastalıklarda kullanılan her ilaç gibi gerekli dozdan fazlası kullanılırsa zararlı olabilir. Geliştirilen son jenerasyon uyuşturucuların etkileri çok daha azaltılmıştır. Bir seferde 7 adet uyuşturucu iğne yapılabilir ve vücudu uyuşturma etkileri yoktur.

İdeal sayı üç olarak belirtilmiştir (sekiz saatte bir), ancak sabah, akşam iki kez fırçalamak da yeterli olabilir. Genelde sayı değil fırçalamanın iyi yapılması daha önemlidir.

 Antibiyotik kullanımı bir tedavi yöntemidir ve bu tedaviye doktor karar vermelidir, danışılmadan kullanılmamalıdır.

Ağız içindeki tedaviler anestezi sonrasında (uyuşturma ile) tamamen acısız ve ağrısız olarak gerçekleştirilir.


Doğru ellerde, doğru yöntemlerle yapıldığında herhangi bir zararı yoktur.

Kesinlikle hayır. Ağrının sebebi çürük ise kanal tedavisi veya dolgu ile diş kurtarılmaya çalışılmalıdır.

Tavsiye edilen hamilelikten önce dişhekimine gitmektir. Hamileliğin ilk ayı ile son üç ayında uyuşturucu yapmadan diş tedavileri yapılması tavsiye edilir. Hamilelik sırasında gerekirse acil tedaviler uygulanmaktadır.

 3-4 yaşından itibaren diş hekimi kontrolü gerekmektedir.

Her kırık diş çekilmez, değişik tedavi yöntemleri ile (dolgu veya kaplama) diş kurtarılabilir.

Hassasiyetin sebebi çürük ise dolgu yapılır, diştaşları ise diştaşı temizliği gerekmektedir.


 

 Estetik çok geniş kapsamlı bir kavramdır, lamineyt kaplamalar beklentilerimize en uygun olarak dişlerin küçültülmesine gerek kalmadan yapılabilir.

Uzmanlar tarafından dokuların dinlenmesi için protezlerin tüm gün ağızda durmaması tavsiye edilmektedir, isteğe bağlı olarak protezin çıkarılması gündüz veya gece olabilir.

Her yirmi yaş dişi çekilmez, diş tam olarak çıkmışsa ve çürük yoksa çekilmesine gerek yoktur.

Eğer çürük sinirlere kadar geldiyse sadece dolgu yapmak yeterli olmaz, bununla birlikte dişin kökünde bulunan sinirlerin çıkarılıp bu kanalların da doldurulması gerekmektedir.

Protez kullanmak çok kolay bir olay değildir, ağızda hareketsiz durması zordur, bu sebeple ağızda kalan her diş protezi tutarak protezin oynamasını engelleyeceğinden tüm dişleri çektirmek kesinlikle tavsiye edilmez.

Dişlerimizde doğadaki her cisim gibi kırılabilir bu sebeple kabuklu yemişleri dişle kırmak tavsiye edilmez.

 Eğer yeterli derecede fırçalanmazsa dolgu yapılan diş tekrar çürüyebilir, bununla beraber her dolgunun bir ömrü olduğu unutulmamalıdır.

Bir miktar beyazlatır, fakat bu tür bir temizleme dişlerde aşınmaya sebep olur.

Hekim kontrolünde yapılan beyazlatma yöntemleri kalıcıdır. Dışarıdan alınarak uygulananlar zamanla geri dönen, geçici diş beyazlatma yöntemleridir.

Kesinlikle hekim kontrolü gerekmektedir.

Çekim sonrası, çekilen dişe komşu dişler bu boşluğa doğru hareket ederler ve diş dizisi bozulur, bu sebeple bu boşluğun köprü veya implant (kemiğe vida) ile restore edilmesi gerekir.

Tüm dişler, düzenli olarak bakımı yapılırsa, hekim tarafından diş kayıpları da önlenirse yaşam boyu ağızda kalabilir.

Günde üç kere diş fırçalamanın yanı sıra düzenli olarak diş ipi kullanılarak dişlerin temizliği sağlanmalı ve bununla beraber oluşabilecek sorunlara en kısa zamanda müdahale edilebilmesi için altı ayda bir düzenli kontrole gidilmesi tavsiye edilmektedir.

Porselen dişlerde çatlayabilir veya kırılabilir, bu dişleri de kullanırken doğal dişlerimiz gibi dikkatli olmalıyız.

Dişin gövdesinde aşırı madde kaybı söz konusu ve bu bölge dolgu ile telafi edilemiyorsa porselen diş yapılır. Bununla beraber estetik amaçla da porselen diş yapılabilir.

1982 yılından bu yana Diyarbakır’da Ofis Ekinciler Caddesinde hizmet vermekte olan Protez Uzmanı Dr. Dt. Mehmet AYDIN 2022 yılında ofis şubesine ek olarak açtığı Diyarbakır Stadyum şubesindeki adresinde Dr. Mehmet AYDIN Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği adı altında hizmet vermeye devam etmektedir. Polikliniğimizin anlayışı gelişen diş hekimliği teknolojilerini yakından takip ederek hastalarında diş ve ağız sorunlarının oluşmasını engelleyen veya geciktiren, hasta eğitimine dayalı tedavi yaklaşımını benimsemek ve hastalarının rahatını en kısa sürede sağlamaktır. Bilimsel, vicdani ve etik ilkelerden ödün vermeden; meslek ilke ve ahlakına bağlı; açık, dürüst ve güvenilir bir tanı ve tedavi hizmeti sunulmalıdır.

> > > >